Onlar Hayata Doğru Yürüdüler Ölümün, Utanan Gözlerine Dik Dik Bakarak…
Önce Sinan Süner düştü, ODTÜ öğrencisiydi. 30 Ocak 1980 günü elinde boya kovasıyla bir duvarın önünde durdu, haberleri vardı halkına, PARTİ...
https://halkinkurtulusunet.blogspot.com/2020/02/onlar-hayata-dogru-yuruduler-olumun.html
Önce Sinan Süner düştü, ODTÜ öğrencisiydi. 30 Ocak 1980 günü elinde boya kovasıyla bir duvarın önünde durdu, haberleri vardı halkına, PARTİsi kurulmuştu, polis tarafından vurularak öldürüldü.
2 Şubat günü Sinan’ın öldürüldüğü yerde protesto gösterisi yapıldı, gösteriye müdahale eden jandarma ve öğrenciler arasında çıkan çatışmada bir er vuruldu, Erdal ve arkadaşları gözaltına alındılar. Emniyet ve cezaevi günlerinde yoğun işkence gördü, dimdik durdu, 17 yıllık yaşamını bırakırken inançlı, kararlı ve kahramandı. Tarihin en hızlı yargılaması yapıldı, yaşı ve lehindeki delillere rağmen 13 Aralık 1980 günü idam edildi.
Erdal’ın öldürülmesinin ardından elindeki pankartlarda bu hukuksuzluğu teşhir eden Ercan Koca gözaltına alındı ve işkencede öldürüldü.
Her 13 Aralık, 3 yoldaşın birlikte anıldığı gün olarak geçti Türkiye Devrim Tarihi’ne.
Devrim ve sosyalizm mücadelesinde onlar Anadolu toprağının yüreğinde ve bilincinde ölümsüzleştiler, hep bizim ışığımız olmaya devam ettiler.
Erdal Eren, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yaptığı savunmada şöyle diyordu:
2 Şubat günü Sinan’ın öldürüldüğü yerde protesto gösterisi yapıldı, gösteriye müdahale eden jandarma ve öğrenciler arasında çıkan çatışmada bir er vuruldu, Erdal ve arkadaşları gözaltına alındılar. Emniyet ve cezaevi günlerinde yoğun işkence gördü, dimdik durdu, 17 yıllık yaşamını bırakırken inançlı, kararlı ve kahramandı. Tarihin en hızlı yargılaması yapıldı, yaşı ve lehindeki delillere rağmen 13 Aralık 1980 günü idam edildi.
Erdal’ın öldürülmesinin ardından elindeki pankartlarda bu hukuksuzluğu teşhir eden Ercan Koca gözaltına alındı ve işkencede öldürüldü.
Her 13 Aralık, 3 yoldaşın birlikte anıldığı gün olarak geçti Türkiye Devrim Tarihi’ne.
Devrim ve sosyalizm mücadelesinde onlar Anadolu toprağının yüreğinde ve bilincinde ölümsüzleştiler, hep bizim ışığımız olmaya devam ettiler.
Erdal Eren, Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nde yaptığı savunmada şöyle diyordu:
“Sıkıyönetim halklar ve halk gençliğine yönelik bir saldırıdır. Sıkıyönetim ilanından bu yana dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle onlarca vatandaş ve devrimci jandarma ve polis tarafından katledilmiştir. Benim katıldığım gösteriye neden olan, polis tarafından katledilen Sina Sümer’in ölümü de bunlardan biridir. Her türlü demokratik hakkın hakim sınıflar ve sıkıyönetim tarafından ayaklar altına alındığı şu dönemde, biz devrimcilerin alçakça katledilen yoldaşlara son saygı görevini yasaları da çiğneyerek yapması meşrudur. Meşru olmayan sıkıyönetimin kendisidir.
Biz devrimciler, sizlerin şartlandırılmış düşüncelerinizdeki gibi terörist veya anarşist değiliz.
Biz devrimcilerin, Türkiye halkının her türlü baskı ve sömürüden kurtulması dışında hiçbir kaygımız yoktur. Anarşi yaratmak veya terör estirmek, bizim düşüncelerimizle çelişir. Tersine en büyük terörist ve katil bu devletin kendisidir. Buna sıkıyönetim öncesi ve sonrasında devlet güçleri tarafından katledilen halk ve halk gençliğinin kanları tanıktır.
Bugün devrimcileri ve onların bir parçası olan beni, aldığınız emirlere uygun olarak yargılayabilir ve ölüm cezasına çarptırabilirsiniz. Fakat bu ilelebet sürmeyecektir. Bir gün mutlaka oturduğunuz yerde halkımız olacak, sizi ve koruduğunuz düzeni yargılayacak, doğru kararı verecektir”
30 yıl önce yaşından öte öne çıkartılması gereken kararlı bir Devrimci Komünist olarak, “Faşizme Ölüm Halka Hürriyet” diye haykırarak, “Yaşasın” diyerek partisine ve devrime inancını bize miras bırakarak uğurladığımız ERDAL EREN’in onurlu yoldaşlığında, anmanızı selamlıyoruz.
KAHROLSUN FAŞİST DİKTATÖRLÜK!
YAŞASIN PARTİMİZ TDKP’MİZ!
YAŞASIN PARTİMİZ TDKP’MİZ!